Facebook’u Tedirgin Eden Sıra Dışı Kampanya - Burger King “Whopper Sacrifice”
İkona Creative blog bölümümüzde, 2010 yılı itibariyle sıra dışı bir kampanya olan, arkasında Burger King gibi büyük ve popüler bir marka bulunan ve rakiplerinden farklılaşma, ses getirme ve ilgi çekme hedefine uygun olarak tasarlanan, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen etkili viral kampanyaların ilk örneklerinden biri olarak tanımlanabilecek “Whopper Sacrifice” kampanyasını farklı boyutlarıyla değerlendirdik.
Amerikalı ajans Crispin Porter & Bogusky tarafından Matt Walsh direktörlüğünde 2009 yılının ilkbaharında Burger King markası için yaratılan viral pazarlama kampanyası, beklenenin oldukça üzerinde bir etki uyandırmış ve süreç dönemin en popüler sosyal medya aracı olan Facebook’un kampanyayı iptal etmek zorunda kalmasıyla kampanyanın 10.gününde sonlandırılmıştı.
Takvimler 2009 yılının bahar aylarını gösterdiğinde Amerikalı ünlü reklam ajans Crispin Porter & Bogusky, Burger King markası için ilgi çekici bir kampanya tasarladı. Ajans, 2007 yılından itibaren “sosyal medya” kavramının yaşamın içine entegre olmasında da öncü rolü olan ve sıra dışı CEO’su Marc Zuckerberg ile git gide popülerleşen Facebook’u kampanyanın tam merkezine yerleştiriyordu. Kampanyayı sıra dışı ve viral yapansa kampanyanın yaratıcı ve oldukça riskli ana fikri ve içeriğiydi.
Kampanya Facebook arayüzü üzerinden kullanıcılara ilginç bir öneri sunuyordu; “Bir Whopper kazanmak için 10 tane Facebook arkadaşını feda edebilir misin ?”
Kullanıcılar eğer 10 adet Facebook arkadaşını silmeyi göze alırlarsa bir Whopper Menü kazanacaklardı. Dahası, silinen arkadaşlara da kim tarafından silindiklerine dair bir bildirim gidecek ve Whopper uğruna kendilerinden vazgeçildiği açıkça bildirilecekti.
Kampanya viral bir fırtınaya dönüştü ve 10 günde yaklaşık 82,771 kez kullanılan aplikasyon üzerinden 233,906 kişi arkadaşlıktan silindi. Kampanya toplamda 35 milyon etkileşime ulaştı. Kampanyanın oluşturduğu sıra dışı etki elbette günden güne büyüyen ve katılımcı sayısını artırma hedefine odaklanmış olan Facebook’u rahatsız etti ve Facebook kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle kampanyayı 10. gününde durdurma kararı aldı.
Tüm yaşananlar çok kısıtılı bir sosyal medya bütçesi, ajansın hazırladığı basit bir basın bülteni ve birkaç medya afişiyle gerçekleşmişti. Kampanyayı ilgi çekici kılan bir unsur da insanların kampanyayı gönüllü olarak ve hızla yayma güçleriydi. Günümüzde 2010 yılına göre oldukça gelişmiş olan sosyal medya Marketing ve ölçümleme araçlarının çoğunun o dönemde bulunmadığı da düşünülürse, kampanya doğru kullanıldığında sosyal medyanın gücünün ne boyutta olabileceğinin de ilk örneklerinden sayılabilirdi.
Kampanya direktörü kampanyanın viral başarısının yanında ürünle etkileşim süresinin de oldukça önemli bir nokta olduğunu ve kampanyanın güçlü yanı olduğunu belirtti. Matt Walsh’e göre İnsanlar aplikasyon üzerinden silme işlemi gerçekleştirirken arkadaş listelerinden seçim yapma süreleri uzuyor ve bu süre boyunca da Whopper ile(Aynı zamanda marka ile) aplikasyon üzerinden etkileşimde kalmaları sağlanıyordu.
Kampanyanın irdelenebilecek bir diğer boyutu da niceliksel yaklaşımdan ziyade niteliksel bir yorumlama gerektirebilir. Günümüzde popülerleşen “Z Kuşağı” kavramı ve 2000 sonrasında doğan genç bireylerin toplumda, siyasette, iş hayatında, üniversitelerde, e-ticarette karar verici konumuna yükselmesinin sonuçları güncel bir tartışma konusu. Teknolojiyi öğrenen değil, bizzat teknolojinin ve yeni dünyanın içine doğan, “Enformasyon Toplumu” kavramı bağlamında iletişim kuramcısı Marshall McLuhan tarafından “dijital yerli” olarak tanımlanan yeni neslin sosyolojik & psikolojik yaklaşımını bu kampanya bağlamında da ele alabiliriz.
1940’larda doğan kişilerden 2000’lerde doğan bireylere kadar farklı nesillerin bambaşka diller, üsluplar, simgeler, tavırlar takınarak bir arada sosyalleşebildiği; kiminin “boomer” kiminin “yeni yetme” olarak tanımlanabildiği sosyal ve dijital medya dünyası, değerler, yaklaşımlar üzerinden çeşitli ayrışmalar da yaratabiliyor. Kampanya direktörünü Matt Walsh’in de bir açıklamasında belirttiği gibi kampanyaya dair derin bir okuma yapılırsa, “arkadaşlık” gibi kutsal sayılan ve uzun vadeli bir kavramla “Hamburger Yemek” gibi çok hızla tüketilebilir ve ucuz bir değer çarpıştırılıyor ve sonuçlara bakılırsa arkadaşlık kaybediyor. Ya da diğer taraftan bakarsak 2010’larda ilk nüvelerini gördüğümüz ve bugün çok kuvvetli şekilde bir sosyolojik dönüşüme işaret eden yeni davranış trendleri, biraz eğlenmenin hiç kimseye zararının olmayacağını düşündürüyor…