IKONA - İZMİR REKLAM AJANSI
“Kaliteli hizmet şehirle değil, ekiple ilgili”  - Campaign Türkiye

“Kaliteli hizmet şehirle değil, ekiple ilgili” - Campaign Türkiye

Geleneksel ve yeni nesil mecraları kullanarak marka hikayeleri anlatan İkona Creative; kurum, ürün, kampanya gibi projelere odaklanıyor. “Yaratıcılığın işlevsellikle, estetiğin içerikle uyumlu” olduğuna inanan İkona Creative, hep daha iyisini ortaya koymak için çalıştığını belirtirken müşteri – ajans ilişkisi içinde olmaktansa ekibin bir parçası olarak çalışmayı tercih ediyor. Pandemi sürecinde de çalışmalarına devam eden İkona Creative Ajans Başkanı Tuncay Dersinlioğlu’na İzmirli bir reklam ajansı olmanın avantajlarını ve dezavantajlarını ve yaşadığımız yeni normal’i sorduk.

Burak Becan: Ajansınızı yaratıcı endüstride nasıl konumlandırıyorsunuz?


Tuncay Dersinlioğlu İkona Creative olarak prodüksiyon hizmeti üreten grup markamız Karanlık Oda ile beraber temelde pazarlama iletişimi odaklı çalışıyoruz. Ürettiğimiz her işin birlikte çalıştığımız markaların bilinirliğine, konumlandırmasına ve uzun vadede değerine katkı sağlamasını umuyoruz. Son yıllarda farklı sektörlerden çalıştığımız irili ufaklı bir çok marka için başarılı süreçler yönettiğimizi düşünüyoruz. Bir reklam ajansından beklenen geleneksel tüm hizmetleri sunuyoruz. Özellikle güçlü olduğumuzu düşündüğümüz konuların başında marka kimliği oluşturma, kampanya tasarımı ve dijital pazarlama geliyor. Müşterilerimize sunduğumuz yaratıcı hizmetlerin yanı sıra planlama, araştırma ve raporlama yaparak zaman zaman müşterimiz için adeta içerde çalışan bir departman gibi çözümler üretiyoruz.

Burak Becan: Ajansınız İzmir’de yer alıyor. İzmir’deki bir ajansın İstanbul’a göre avantajları ve dezavantajları neler?


Tuncay Dersinlioğlu İzmir’de olmanın ekip üyelerimizin performanslarını olumlu etkilediğini düşünüyoruz. Zira burdaki gündelik hayat ve iş temposu takdir edersiniz ki İstanbul’dan çok daha yavaş. Dolayısıyla stres eşiği düştükçe yaratıcılık ve verimlilik artıyor. Öte yandan İzmir’in gelişen sanayi bölgeleri farklı nitelikteki markalarla çalışmamıza olanak sağlıyor. Ayrıca Türkiye’nin farklı şehirlerinde faaliyet gösteren müşterilerimizin sıklıkla ziyaret ettiği bir şehir olması ulaşılabilirlik anlamında bizi avantajlı kılıyor. Dezavantajlı noktalara gelecek olursak tamamı olmasa da markaların bir kısmının hâlâ İstanbul’dan daha kaliteli hizmet alacaklarına olan inancı sürüyor. İstanbul diğer konularda olduğu gibi reklamcılığın da merkezi olarak algılanıyor. Köklü ajanslara ve işini iyi yapan ekiplere duyduğumuz saygı bir yana kaliteli hizmetin şehirle değil ekiple ilgili olduğu gerçeğini markalara anlatmaya çalışıyoruz.

Burak Becan: Diğer ajanslarla rekabet edebilecek insan kaynağına ve sektörel dinamizme sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz?


Tuncay Dersinlioğlu Anadolu’daki ajansların en büyük probleminin ölçek olduğunu düşünüyoruz. Zira başarılı işler uzmanlaşma ve altyapıyla geliyor. Gerekli IT altyapısını kurabilmeniz için belirli bir büyüklüğe ulaşmanız gerekiyor. Diğer türlü yapılacak yatırım ekonomik anlamda geriye dönmeyebiliyor. Tabii bunun yanında pazarlama odaklı perakende markaların azlığı da beklenen dinamizmin oluşmasında yetersiz kalıyor. Biz son yıllarda özellikle B2B sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin kendi sınırlarını zorladıklarını ve markalar için daha fazla yatırım yapmaya başladıklarını gözlemliyoruz. Bu yönüyle hedeflenenin uzağında da olsa dinamik bir pazardan söz etmek mümkün.

Burak Becan: Bir süredir dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınıyla mücadele ediyoruz. Ajans olarak bu salgın sizi nasıl etkiledi? Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz ve bu sizi nasıl etkiledi?


Tuncay Dersinlioğlu Koronavirüs salgını herkes gibi bizi de olumsuz etkiledi. Ekonomik anlamda ortaya çıkan problemlerin yanı sıra motivasyon ve odaklanma sorunları yaşadık. Öte yandan hayat devam ediyor ve bu yeni koşullara uyum sağlamak durumundayız. Mart ortasından mayıs sonuna kadar yaklaşık 2,5 ay evden çalışarak hizmetlerimizi aksatmadan sunduk. Bu dönemde dijital mecraların daha da fazla öne çıktığını gördük. Outdoor, basılı materyaller hatta televizyon olumsuz etkilendi. Buna karşın sosyal medya giderek artan bir biçimde hayatımızda var olmayı sürdürdü. Kendimizi yalnızca yaratıcı işlerle sınırlamadan markaların hayatını kolaylaştıracak diğer dijital çözümlerin tasarlanması ve müşteri memnuniyetinin arttırılmasına dönük yeni hizmetler üretmeye açık hale geldik. Reklam ajansı kavramının ürettiğimiz bu hizmetler için orta vadede yetersiz kalacağını daha geniş perspektife pazarlama iletişimini yöneten içeride CRM, dışarıda kullanıcı deneyimi kavramlarına dokunan bir yelpazede kendimizi yeniden konumlandırmaya hazırlanıyoruz.

Bu röportaj Campaign Türkiye 101. sayısında yayımlanmıştır. Habere gitmek için tıklayınız.